Ayvalık Bozcaada Assos Turları

Ayvalık Bozcaada Assos Gezilecek Yerler

Şeytan Sofrası

Şeytan Sofrası özellikle gün batımını seyretmek için harika bir tepe ancak turistik açıdan cazibesi daha çok görünümünden kaynaklı. Bakıldığında sofraya benzetilen tepenin yerli-yabancı turistleri başına toplayan en popüler noktası ise demir parmaklıklarla çevrelenen Şeytan’ın ayak izi. Ziyaretçiler eski bir lav birikintisi olan bu ayak izine madeni para atarak dilek tutuyor. Buranın meşhur bir efsanesi de var. Efsaneye göre 16. yüzyılda Ayvalık’ta yaşayan bir Rum, kiliseye karşı geldiği için dışlanarak bu tepeye gönderilmiş. O yıl şehri çok etkileyen bir kuraklığın nedeni de Pelenelope isimli bu şahıs olarak görülünce halk onu öldürmek üzere yola çıkmış. Ancak tepeye geldiklerinde harika bir ziyafet sofrası ile karşılaşmışlar. Durumu önceden öğrenen Pelenelope hazırladığı sofra ile onları oyalayıp, kaçmayı başarmış. O günden sonra tepeye Şeytan Sofrası deniliyormuş. Şeytan Sofrası, Ayvalık ilçe merkezinin 8 km güneyinde bulunan hakim büyük kayalık tepelerin üzerindedir. Mevkiden tüm Ayvalık Adaları ve Midilli Adası’nın manzarası gözükmektedir. Üzerinde Şeytan’ın ayak izi bulunduğuna inanılan, halkın madeni para atarak dilek dilediği eski bir lav birikintisidir. Sönmüş bir volkandan arda kalan lav birikintileriyle oluşmuş tepe, yuvarlak sofra biçimini andırır. Demir kafes içine alınan ayak izine benzeyen şekil turistlerin özellikle uğradığı yerlerden biridir.Ayrıca gün batımını seyretmek içinde gidilir. Özel olarak işletilmekte, tepede bir lokanta bulunmaktadır.Gün batımını seyretmek için Şeytan Sofrasına gitmek isteyenler Cumhuriyet alanından dolmuşlarla veya Çamlıktan sonra Sarımsaklı yoluna devam edildiğinde bir kilometre sonra sağa işaret levhasını görüp döndüklerinde dar asfalt yolu takip edilerek ulaşabilirler. Tavşan Kulakları Tepesi: Şeytan Sofrası’ nın yanı başındaki tepe. Tepeye çıkıldığında, tavşan kulağı biçiminde, 3 insan boyu yüksekliğinde iki kaya ile karşılaşırsınız. Dipleri toprakta değil, yatay plakamsı bir kayanın üzerinde durmaktadır.

Sarımsaklı Plajı

Türkiye’nin en uzun plajları arasında yer alan Sarımsaklı Plajı, Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde bulunuyor. Önemli tatil merkezlerinden Ayvalık’ın Küçükköy beldesinde Sarımsaklı Plajı yer alıyor. Aynı zamanda Sarımsaklı Plajı her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Herkes tarafından beğenilen Sarımsaklı Plajı doğal güzellikleri ile ön plana çıkıyor. Akdeniz ikliminin yaşandığı Sarımsaklı Plajında kışlar ılık ve yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak oluyor. Öğle vakitlerinde ise imbat ya da meltem serinliği yaşanır. Bölge halkı ise turizm ile geçimini sağlıyor. Aynı zamanda hayvancılık ve tarım sektörü ön plana çıkıyor.Ayvalık’ta tatil yapmak denildiğinde akla gelen ilk yerlerden biri de Sarımsaklı Plajı. Gözünüzün önüne şimdiden dibi görünen masmavi bir deniz, parlak bir güneş ve yumuşacık sarı kumlar gelebilir. Plaj sunduğu tüm güzellikleriyle beldede deniz turizminin gelişmesine fazlasıyla katkıda bulunuyor.Her an yerli-yabancı birçok turist ile karşılaşabileceğiniz Sarımsaklı Plajı çok sayıda otele yakın olmasıyla da tercih ediliyor. Malum Ayvalık’ta çoğu konaklama tesisi Sarımsaklı’da bulunuyor.Plajın arka kısmında kalan sahil ise ayrı bir dinamizme sahip. ( Otel Kapı Numarası ) Sahil şeridi boyunca çeşit çeşit kafelere, dükkan ve restoranlara rastlayabilirsiniz.Merkeze sadece 8 km uzaklıktaki halk plajına giriş ücretsiz ancak dilerseniz içerideki işletmelerden şemsiye ve şezlong da kiralayabilirsiniz.

Saatli Camii (Agios Yannis Kilisesi)

Ayvalık gezilecek yerler arasındaki simgesel yapılarından biri olan “Saatli Camii” yörede çizgi dışı mimarisi ve yüksekliği ile hemen dikkat çekiyor.Kesin olmasa da 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği tahmin edilen cami o dönemlerde Ayvalık ve çevresinde yaşayan Ortodoks Hristiyan Cemaati’ne ait bir kiliseymiş. Eski adı Ayos İanni Kilisesi olan yapı mübadeleden sonra bir camiye dönüştürülmüş.1928 yılından sonra kiliseden dönüştürülerek camiye çevrilen yapının genel mimarisine dokunulmamış olması da ilgi çekici bir detay. Sadece içindeki ikonaların boyandığı ve bahçeye minare yapıldığı belirtiliyor. 1944 senesindeki bir deprem sonucu çan kulesi yıkılıp yerine saat kulesi yapılınca yapıya da Saatli Cami ismi verilmiş.

Caminin içi de dışı gibi zarif ve etkileyici; birbirleri ile uyumlu mimari bölümlerden, süslerden oluşuyor. Ayvalık ilçe merkezinde bulunan (İsmet Paşa Mahallesi’nde) bu tarihi cami aynı zamanda Ege’de farklı kültür ve inançlara olan saygının da güzel bir göstergesi.

Taksiyarhis Anıt Müzesi

Taksiyarhis Kilisesi, Ayvalık’ın ilk kilisesi olup kilisenin 3 ayrı dönemi olduğu düşünülmektedir. İlk olarak 15. Yy.’da küçük bir kilise olarak inşa edilmiştir. Bemanın üzerindeki Pavlus ve Petrus’un binanıntanrıya sunumu freskosu ile güney bahçe girişinin üzerindeki 1753 tarihli kitabe üç kubbeli iki katlı bazilikal planlı ikinci dönem yapıya ilişkin verilerdir.Girişin üzerinde yer alan 1844 tarihli kitabeden 3. Dönem bazilika yapısının beşik tonozlu ve üst taşıyıcılarının tamamıyla ahşap olarak inşa edildiği anlaşılmaktadır. Üç nefli kiliseye batı cephesinde yer alan narteksten 3 adet ana giriş kapısıyla girilir. Kilisede orta nefte arslan betimlemeli alçı rölyefle süslenmiş ambon yer almakta olup, bu noktaya dönerbir merdivenle çıkılmaktadır.Hz. İsa’nın yaşam hikayesinin anlatıldığı mermer ikonlarla donatılmış, gene mermer kabartma ve altın bezemeli olarak işlenmiş ikonostasisi geçince, arka bölümde apsise ulaşılmaktadır. Yapının ikinci katındaki 16 pencereli, ahşap, “U” biçimli üst galeri, kadınlar bölümü olarak yapılmış olan gynaikeiondur. Deprem nedeniyle zaman içerisinde değişik dönemlerde hasar gören binada tamir amaçlı restorasyon çalışmalarının yapıldığı ve bu dönemlerde desüslemelerinde değişiklikler yapıldığı duvar bezemelerinden ve resimlerinden gözlemlenmektedir.

Çınarlı Camii (Alibey Cami)

Ayvalık’ta çok sayıda kilise Saatli Camii gibi mübadelenin ardından camiye dönüştürülmüş. Çınarlı Cami de Rumlar tarafından kilise olarak yaptırılan ve sonradan camiye çevrilen tarihi yapılar listesinde yer alıyor. İlçe merkezindeki Hamdibey Mahallesi’nde kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir konumu olan cami 19. yüzyıldan kalma. Kubbeli haç planlı, kesme ve moloz taş malzemeden yapılan Çınarlı Cami dikdörtgen şekillidir. Sarımsak taşından yapılma pembe renkli dış cephenin güzelliği görülmeye değer. Zaten çoğu kişi tarafından bu cami Ayvalık’ın en görkemli tarihi yapısı olarak da değerlendiriliyor. Burası daha önceki yıllarda kilise olarak inşa edilmiş. Cumhuriyet döneminde ise camiye dönüştürülmüş. Yapım esnasında avlunun kuzey batı yönüne minare ve iç bölümüne ise mahfil ve mihrap yapılmış. İç bölümde yer alan süslemeler ise alçıyla örtülmüş. Arkadaşlarınızla birlikte geldiğiniz Ayvalık tatilinde denizin tadını çıkardıktan sonra tarihi ve kültürel yerleri de ziyaret edebilir, alışveriş dükkanlarından hediyelik eşyalar alabilirsiniz.

Cunda Adası Gezilecek Yerler

Aheste aheste keyif yapabileceğiniz Cunda Adası (Alibey Adası) etkileyici tarihi, renkli kültürü, eski Rum evleri, sahil boyu dizilen restoranları, çeşit çeşit yöresel lezzetleri ve sıcacık insanları ile Ayvalık’ın belki de en sevilen yeri.

Taksiyarhis Kilisesi (Rahmi M. Koç Müzesi)

Cunda’nın sembolü ve en önemli anıt yapısı olan Taksiyarhis Kilisesi adada yaşayan Rumlardan bize miras kalmış. 19. yüzyılda yaptırılan kilise Ayvalık’taki birçok benzeri yapı gibi mübadele yıllarının ardından camiye çevrilmiş.Adanın öne çıkan tarihi eserlerden biri olan kilise ne yazık ki uzun yıllar boyunca bakımsız bırakılmış. Sonunda bir kültürel değer olarak korunma altına alınıp restorasyon çalışmaları neticesinde Rahmi M.Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı’na tahsis edilmiş. (2011)Peki, bugün artık Rahmi M. Koç Müzesi olarak da adlandırılan kilisede hangi koleksiyonlar sergileniyor? Müzede otomobil minyatürleri, oyuncaklar, bebek arabaları, eski otomobil modelleri, buharlı tasarımlar, tekneler yer alıyor. İlgi duyuyorsanız Taksiyarhis Kilisesi’ni de “Cunda gezilecek yerler” listenize yazabilirsiniz.

Aşıklar Tepesi

Aşıklar Tepesi’nin panoramik manzarası gibi Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı da oldukça ün yapmış. Eski dönemlerde kilise olan yapı Rahmi Koç Vakfı tarafından restore edilmesinin ardından artık kent kitaplığı olarak konuklarını ağırlıyor. Ücretsiz girebileceğiniz kitaplıkta özellikle Cunda Adası ve Ayvalık tarihine dair aydınlatıcı çok sayıda kaynak var. Kent kütüphanesinin en sevilen alanlarından biri ise manzaralı kafeteryası. Buranın meşhur limonatasını da tadıp manzaranın güzelliğine kapılıp gidebilirsiniz. Ayvalık – Cunda’da muhteşem bir manzaraya ev sahipliği yapan Cunda Adası Aşıklar Tepesi, ziyaretçilerine adayı kuş bakışı izleyebilecekleri eşsiz bir ortam sunmaktadır. Aynı zamanda görülmeye değer bir deniz manzarası da sunan tepe, adanın simgelerinden biri haline gelmiştir. Aynı zamanda adananın ilk yel değirmeni Aşıklar Tepesi’nde yer almaktadır. 2007 yılında bölgeye sık sık ziyaret eden Rahmi Koç, tarafından değirmen restore edilerek kütüphane ve kafe olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kütüphaneye ise Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı ismi verilmiştir. Sevdiklerinizle keyifli zamanlar geçirebileceğiniz tepede dilerseniz manzaraya karşı çayınızı içebilir, dilerseniz sakin bir ortamda kitabınızı okuyabilirsiniz.

Assos Gezilecek Yerler

Assos Antik Kenti

Assos Antik kentinin tarihçesi M.Ö. 6.yy’a kadar gidiyor. Zamanında kent, yüzünü denize dönmüş ve teraslarla iniliyormuş denize. Osmanlıların yerleşmesinden sonra yerleşim ters istikamette gelişme göstermiş ve Behramkale köyü ortaya çıkmış.
Kent sönmüş bir volkanik tepe üzerine, andezit kayalıkları arasına, denizden 236 metre yüksekliğe kurulmuş. Assos’un etrafında bol bulunan andezit taşı kentin inşasında kullanılmış. Assos taşı zor işlenen ama çok dayanıklı bir taş. Eskiler onun için insan yiyen taş diyorlarmış. Bu taştan yapılan lahitler zamanında Assos’dan ihraç edilen bir ürünmüş. Assos’da arkeolojik ilk kazı 1881-1883 yıllarında Amerikalı bir arkeoloji grubu tarafından yapılmış.1981 yılında tekrar başlayan kazılarda ilk olarak nekrapol yani mezarlık ortaya çıkarılmış. Assos aynı zamanda bir süre filozof Aristoteles’in bir süre yaşayarak bir felsefe okulu kurmuş olmasıyla da önemliydi. Kentin en yüksek noktasında bulunan Athena Tapınağı adını, Zeus’un kızı ve 12 Olympos tanrısından biri olan Athena’dan alır. Athena şehrin koruyucu tanrıçasıdır. Anadolu’da inşa edilen ilk ve tek Dor düzenindeki tapınak olan yapı, olağanüstü manzarasıyla da ilgi çeker. Assos’ta ayrıca Roma dönemi antik tiyatrosu, agora, nekropol (mezarlık) ve surlar da görülebilir.

Athena Tapınağı

M.Ö. 2’YY’da kurulmaya başlanan Athena Tapınağı Şehir olarak değerlendirilen önemli bir merkezde yer almaktadır. Özellikle inşaatının başlaması ile beraber tamamlanması M.Ö. 530 yılları arasında denk geldiği tahmin edilmektedir. Çatı ve duvarları bulunmayan Athena Tapınağı döneminde oldukça fazla olaya şahitlik etmiş önemli yapılardan biridir. Ayrıca 32 sütünü bulunmaktadır ve hepsinin başlığı bulunur. Bilindiği kadarıyla tapınak orta çağ döneminde ve Osmanlı döneminde restore edildi. Hala çok önemli taş ve kalıntılar bölgede yer alırken bazıları ise belli başlı birtakım müzelerde sergilenmektedir.

Assos Arkeolojik Sit Alanı, Biga Yarımadası’nın (Troad) güney-batı kesiminde, Çanakkale ilindeki Ayvacık ilçesinin 17 kilometre güneyinde, Behramkale Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Antik kent, deniz seviyesinden 238 metre yükselen dik bir tepenin üzerindedir.

Assos kentinde yerleşimler ilk Tunç Çağı’nda başlamıştır. Hitit metinlerinde bahsedilen Tunç Çağı kentlerinden Assuwa ve Homer’in İlyada’sında bahsedilen Pedasos, Assos’la çağdaş olan kentlerdir. Antik kaynaklara göre, Midilli’li Methymnian’lar M.Ö. 7. yüzyılda Assos’u kurmuşlardır. MÖ 6. yy’da Assos, Lidya’ya katılan batı Yunan devletleri arasındadır. Lidya Krallığının Pers kralı II. Cyrus tarafından yıkılmasının ardından Assos Pers İmparatorluğu’na geçmiştir.

Deniz seviyesinden 238 m yükseklikte bulunan akropolde, M.Ö. 530’a kadar uzanan Dor stilinde inşa edilmiş olan Athena Tapınağı kalıntıları bulunmaktadır. Orijinal 38 sütundan altı tanesi günümüze kalmıştır. Akropolisin batısında, iyi korunmuş bir şekilde, MÖ 4. yüzyıldan kalma sur ve 14 metre yüksekliğindeki kuleli ana kapı bulunmaktadır. Eski bir yol, bu ana kapıdan kuzeydoğuya, M.Ö. 2. Yüzyıldan kalmış olan büyük bir gymnasium, agora ve bir bouleuterion kalıntılarına kadar uzanmaktadır. Deniz kıyısına doğru daha güneyde, 5.000 izleyici kapasiteli M.Ö. 3. yüzyıldan kalma bir tiyatro bulunur.

M.Ö. 5. yüzyılda, Atina birliğinin bir üyesi olmuştur, ancak M.Ö. 4. yüzyılın başlarında Pers kontrolüne geri dönmüştür. Assos antik kenti MÖ 4. yy’da şöhretinin zirvesine ulaşmıştır. Persler M.Ö. 334’te Büyük İskender tarafından sürülmüştür. MÖ 241 ve 133 arasında, şehir Pergamon Kralları tarafından yönetilmiştir. Bununla birlikte, MÖ 133’te, Bergama, Roma imparatorluğu tarafından kontrol edildiği için Assos kentinin kontrolünü kaybetmiştir.

Hristiyanlığın önemli din adamlarından, St. Paul ayrıca Midilli Adası’ndaki Midilli adasına giderken MS 53-57 yılları arasında olan Küçük Asya’dan üçüncü misyonerlik yolculuğu sırasında şehri ziyaret ettiği bilinmektedir. Bu dönemden itibaren Assos günümüze kadar olduğu haline bürünerek küçük bir köy haline gelmiştir.  Antik limanın sütunları, bin yıldan fazla bir süredir limanda bulunmaya devam etmektedir.

1900’lerin başında, Assos’taki Athena Tapınağı’nın içeriğini taşınmasına yönelik bir girişimde bulunulmış ve eserlerin çoğu Louvre gibi büyük Avrupa müzelere taşınmıştır. Bu taşınan eserlerin aktardıkları görseller, hem efsanevi yaratıkların hem de hanedan olaylarını içermektedir.

2018 yılında, arkeologlar Hellenistik döneme ait hasar görmemiş bir aile mezarını ortaya çıkarmıştır. Mezarın kapağına “Aristios” adı yazılmıştır. Mezar, 21 kişilik bir aileye aittir. Aile üyelerinden biri normal şekilde gömülmüşken, kalan 20 tanesi yakılmış ve külleri urne benzeri vazoların içine yerleştirilmiştir.

× WhatsApp Destek